Ali Günertem - ABD'de başkanlık seçimi Kasım 2012'de olacak. Demokrat aday şu andaki başkan Barack Obama. Görünürde kendisine rakip olacak başka bir Demokrat aday yok. Cumhuriyetçi parti tarafında 16 başkan aday adayı var. Bunların dört tanesi haricindekileri ciddiye almaya gerek yok, onlar sadece kayıtta olmak için bu işe soyundular ve tartışmalarda boy gösteriyorlar. Aralarındaki tartışmalar hayli iddialı geçiyor. 2012'e girince sanırım bu rakam 3-4 arası olacak ve ciddi tartışmalar başlayacak. Şimdilik hepsi bol keseden atıp tutuyor. Tutulur bir tarafları yok.
Bu 16 adaydan eski Massachusetts Valisi Mitt Romney, şu anki Texas Valisi Rick Perry, Minnesota Kongre üyesi Michele Bachmann ve hala aday olmayan ama olmasi beklenen Alaska eski Valisi Sarah Palin ciddiye alınmasi gerekenler. Bu dört kişi içinden Sarah Palin ve Michele Bachmann, Çay Partisi denilen yeni bir muhafazakar akımın adayları.
ABD seçmeni yüzde 40 iki partiye bölünmüştür. Seçim sonucunu genelde yüzde 20 gibi bir rakam olan Bağımsızlar belirler. Bu seçmenler merkezdedir ve merkeze yaklaşan politikacılar bunlardan oy alır.
Şimdiki Cumhuriyetçi adaylara bakıyorum hepsi çok uç noktalardalar ve tansiyonu arttırıyorlar. Ekonomik sıkıntıda olan ABD savaşlari bitirmek, harcamayı azaltmak ve vergi kodlarını duzelterek zenginlere büyük imkanlar tanıyan kolaylıkları kapatmak zorunda. Zengine vergi arttırma da gündemde. Cumhuriyetçi Parti adayları harcamayı azaltmak dışında hiç bir seçenek sunmuyorlar veya populist olmak adına kendi seçmenlerine bu tür söylemlerde bulunuyorlar. Herkes ekonomik sıkıntıdan çıkmak için yapılması gerekenlerin ne olduğu noktasında aynı fikirde. Ekonomistler, akademik çevre, zengin iş adamları hepsi benzer şeyleri söylüyor.
Michele Bachmann geçen gün kendisini Margaret Thatcher’e benzetmişti. Kendisinin çok kararlı ve inançlı bir lider olduğunu söylemek istiyor herhalde. Bir de Irene Kasırgası'nın Allah'ın fazla bütçe harcamaları yüzünden ABD'ye verdiği bir ceza olduğunu söylemişti ama bu sözlerin fazla uçta olduğunu görerek geri adım attı. Bachmann’ın homoseksüelligi bir hastalık olarak görüp kocası ile beraber bunun tedavi edilebilirliğini de düşünmesi kendisinin bence ABD başkanı olma şansını hemen hemen yok ediyor.
Sarah Palin de Bachmann'dan farklı değil. İstediği Amerika yabancılardan ve azınlıklardan uzak kendi içine kapanık bir Amerika. Onun da arkasında büyük bir medya gücü olmasına rağmen olay ciddileşince başkanlığa giden yolu kendisine açmasına imkan yok.
Buradaki en ciddi adaylar Rick Perry ve Mitt Romney. Bu iki adayın en büyük benzerliği ikisinin de çok başarılı valilik yapmış olmaları. Kendi dönemlerinde hem Texas hem de Massachusetts eyaletleri çok iyi bir ekonomik başarı gösterdi, işsizlik kontrol altına alındı. İkisi de çok iyi yönetici olduklarını söylüyorlar ve muhafazakar olduklarını vurgulayıp dine bağlılıklarını ön planda tutuyorlar. İkisi de harcamanın kesilmesi ve vergide bir değişiklik yapılmaması taraftarı. İkisinin de iş dünyası ve Wall Street’e bağları çok fazla. Aralarındaki tek fark Romney’in biraz daha merkeze yakın olması. Kampanya sonunda ikisinin de Obama'ya rakip olabilmeleri için merkeze gelmeleri kaçınılmaz. Şu andaki söylemleri ile kilit seçmen yüzde 20 bağımsızlara hitap etmiyorlar, bunu da biliyorlar. Şimdilik meydanı boş buldular bol keseden sallıyorlar. Ancak Cumhuriyetçi seçmen Obama'nın karşısına çıkaracağı adayı en iyi vaad vereni değil, dünya görüşüne en yakın olanı seçme konusunda uzman. Onu da zaman içerisinde göreceğiz.
Ali Günertem'i Twitter'dan takip etmek için
15 Eylül 2011
