×

Warning

JFolder: :files: Path is not a folder. Path: /home/turkavenue/public_html/images/USA_Turkey

×

Notice

There was a problem rendering your image gallery. Please make sure that the folder you are using in the Simple Image Gallery plugin tags exists and contains valid image files. The plugin could not locate the folder: images/USA_Turkey

Medeni Maç Seyretmenin İnce Noktaları!

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 

20140601 1401471 Haziran 2014 tarihinde oynanan ABD-Türkiye dostluk maçı evimize 20 dakika uzaklıktaki Redbull Arena Stadı'nda oynandı. Maça aylar önceden bilet bulma telaşı vardı. Biletlerin hepsini Amerikan Futbol Federasyonu tarafından kapatıldığı için TicketMaster üzerinden bilet bulabilenler şanslıydı. Maça Amerikalı taraftarların yoğun bir ilgisi vardı ve rekor sayıda bir seyirci izledi: 26,672 kişi. Redbull Arena 2010 yılında New York Redbull takımının maçlarını oynaması için inşaa edildi. Dört yıl önce A Milli Takım aynı stadta Çek Cumhuriyeti A Milli Takımı ile karşılaşmış ve 2-1 yenmişti. Pop sanatçısı Hadise maç öncesi söylediği İstiklal Marşı ile çok tartışılmıştı.





Maça 7.5 aylık hamile eşimle gittim. Stadyuma girişte arabaların park edildiği yerden stada kadar yönlendirme yapan pek çok görevlinin eşliğinde stadyuma vardık. Stadın önü panayır yeri gibiydi. Aileler çocukları ile şirketlerin açtığı standlarda sıraya girmiş, araba kazanmak için çekilişe katılıyor, penaltı atıyor, park yerine arabalarını bırakan Amerikalılar, Türklerle birlikte mangal yapıyordu.

Stadın girişinde çantası olanlar ve olmayanlar iki ayrı kapıdan içeri alınıyor. Eşimin çantasındaki sütlü içeceğin kapağını açmasını istiyorlar ama 'hamileyim' deyince akan sular duruyor. ''Dilediğini yapabilirsin, sadece erken doğum yapma'', deyip uğurluyorlar.

Stad full dolu, insanlar ellerinde biralarla yanımızdan geçip yerlerine oturuyor. İstisnasız her yedi kişiden üçü bira içiyor. Amerikalılarla Türkler karışık oturuyor. İki yanımızda ve arkamızda Amerikalılar var. Maç başlamadan önce Soma maden kazasında  hayatını kaybeden 301 madenci için 1 dakikalık saygı duruşu var. Stadtan çıt çıkmıyor. Maç sırasında Türkiye ataklarında yerimde duramıyorum, ayağa fırlıyorum. Nuri Şahin vuruyor, top direkten dönüyor. Arkadaki Amerikalı teyze, ''Çok yaklaştınız,'' deyip teselli ediyor. Hakem onların aleyhine karar verdikçe, stadtan bir uğultu yükseliyor. Bu kez ben ona dönüp ''Hakem bizden,'' diye takılıyorum. Oyundan Mevlüt Erdinç çıkarken, Bilal Kısa giriyor. Bu kez teyzenin kocası, Bu yeni giren çok iyi bir oyuncu değil mi? diye soruyor. Sonra da ''Siz Fenerbahçeli misiniz?'' diye.

İlk yarı bitiminde birbirinden yavaş çalışan 10 görevlinin yer aldığı yiyecek reyonundan sıraya giriyorum. Arkadaki Amerikalı çocuk, ''Ne kadar yavaş çalışıyorlar,'' diye söyleniyor ama sesini yükseltmiyor. Görevli, önümüzdeki iki Güney Amerikalının siparisi için nerdeyse 10 dakika zaman harcıyor. Benim için de nerdeyse bir 5 dakika.

Maçın ikinci yarısında da bir heyecanla ''Acaba gol atar mıyız?'' diye yerimizde duramıyoruz ama Amerika ikinci golü atıyor. Ne sağdan, ne soldan herhangi bir sözlü tacize uğramadan oturuyoruz yerimizde. Maç bitiminde tebrik ediyoruz Amerikalı çiftle bir birimizi. ''Güzel maçtı,'' diye.

Eşimle stadtaki tek hamile değil tabii, iki ön sıramızda Gökhan Gönül'ün 8 aylık hamile eşi Hatice Gönül de maç seyrediyor. Maç sonunda 26 bin kişinin arasında sakince yürüyüp arabamıza ulaşıyoruz. Eve gelip bu yazıyı yazmaya oturduktan sonra, bugün sormayı hiç aklıma getirmediğim şey geldi: ''Ne işimiz vardı maçta, karnı burnundaki eşimle?'' Herhalde bu soruyu sormadığınız gün, güven ve huzurla stadyumlarda maç seyredebileceksiniz. 
{gallery}USA_Turkey{/gallery}

Facebook

Youtube