Turizm

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 “Türkiye’den New York’a gidip bir de Türk restoranında yemek mi yiyeceğiz?” diyenleriniz olabilir. Ancak damak tadı konusunda farklı ülke mutfaklarını tadmayı sevmeyen ve alışık olduğu lezzetlerden vazgeçmeyenler için New York’ta Türk restoranları ile ilgili bilgi vermek bir zorunluluk.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yayın yapan iş dergisi TURKOFAMERİCA dergisinin 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Manhattan’da 23 Türk restoranı bulunuyor. Yaklaşık 400 kişiyi istihdam ediyorlar. Yıllık ciroları yaklaşık 30 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor.

Yaklaşık 829 km2 (320 square mil) alana sahip New York City’de 17,300 işletme New Yorklular’ın yeme-içme ihtiyacını karşılıyor. Manhattan Adası’nda Türk restoranların tarihçesi New York’a ilk gelen Türkler’in Ermeniler’e ait restoranlarda çalışmaya başladığı yıllara uzanıyor. New York’ta Türkler tarafından işletilen en eski restoran 1960’lı yıllarda açılan ve Uğur Eğilmez tarafından işletilen Topkapı olarak biliniyor. Boshporus, Butterfly, Kengiz Khan’s Bicyle ve Deniz Restaurant Topkapı’yı takip eden diğer mekanlar. Listeye daha pek çoklarını eklemek mümkün ancak bu işe soyunanlarda dikkat çeken özellik ise aynı mekanı uzun soluklu işletememeleri. Ortakların anlaşamaması ya da işletmecilikte yaşanan zorluklar el değiştirmelere veya kapanmalara en büyük neden.
İstikrarı ile dikkat çekenler de var. Cengizhan’ın Bisikleti restoranı ile 1970’lerde işletmeciliğe atılan Salim Görür, Broadway’deki Dervish Restaurant’ın sahibi.

New Jersey ve New York’ta pek çok restoran açıp işleten Nazmi Çardak ise 30 yılı aşkındır sektörün içinde. New York’un nezih bölgesi Long Island’ta kebap ve balık restoranları olan Ayhan Hassan ise bulunduğu caddeye ismini verecek (Ayhan’s Corner) kadar şehirle özdeşleşmiş durumda.

Manhattan Adası’nın dışında kalan Brooklyn ve Queens’te de pek çok Türk restoranı faaliyet gösteriyor. Brooklyn’de şehrin en fazla oturma kapasitesine sahip restoranlarından biri olan Sahara, Taci’s Beyti, Kapadokya, Masal Café, İstanbul Restaurant, balık restoranı Liman, dekoru ve konsepti ile dikkat çeken My Moon, Turkish Breeze, Queens’te Hemşin, Nazar, Mundo, Türk işletmeciler tarafından yerlerden ilk akla gelenler. Ana hatlarıyla Manhattan’daki Türk restoranlar ve aktörleriyle ilgili detaylar ise hayli ilgi çekici.

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 “ABD’ye gelmişken dünya gözüyle bir NBA maçı seyredeyim, Türkiye’de gece vakti NTV’yi açıp izlediğim basketbol yıldızlarını göreyim” diyorsanız, öncelikle geldiğiniz şehrin NBA’da oynayan takımı var mı onu kontrol edin. Bazen bulunduğunuz eyaletin bir takımı NBA’da mücadele edebilir ama mesafe olarak size uzak bir yerde bulunabilir. Eğer siz New York eyaletinin Buffalo şehrine gelmişseniz, New York Knicks’i izlemek için 7 saate yakın araba kullanmanız gerekebilir.

Diyelim ki NBA takımı sizin oturduğunuz yere çok yakın. Ulaşılabilir bir mesafede. Internetten tüm takımlar için bilet taleplerinizi karşılayabilirsiniz. Nba.com adresinden Ticket bölümünü tıklayıp maçını izlemek istediğiniz takımın biletini satın alabilirsiniz. Bilet fiyatları eğer play-off dönemine denk gelmemişseniz takımına göre 60 – 300 dolar arası fiyatlarda değişebilir.

Eğer New York City’e geliyorsanız ve bir Broadway şovu seyretmek istiyorsanız broadway.com veya ticketmaster.com adreslerinden istediğiniz şova kredi kartınızı kullanarak bilet alabilirsiniz. Bilet alımlarını son dakikaya bırakmazsanız uygun fiyat bulma şansınız daha da artar. Broadway şov bilet fiyatları oyununa ve oturmak istediğiniz koltuğa göre değişmekle birlikte kişi başı 50 dolardan başlayıp 400 dolara kadar varan fiyatlar bulunmaktadır. Eğer gün içinde Broadway’de uzun zaman kuyrukta bekleyip biraz daha ucuz bilet almak isterseniz Times Square’deki Broadway biletleri satan gişelerden bilet alabilirsiniz.

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
New York City’a geldikten sonra araba kiraladınız ve Boston’a, Washington, DC’ye, Philadelphia’ya ve Atlantic City’e gittiniz diyelim. Amerika’yı gezecek daha çok vaktiniz var. O zaman size tavsiyemiz eğer kışın gelmişseniz bir Miami uçuşu yapmanız. Miami her daim sıcak havası ile sizi New York soğundan bir nebze olsun kurtarır. Erzurum’un soğundan kaçıp Antalya Lara’ya uzanmak nasıl zevkli ise New York City’den ayrılıp özellikle kış aylarında Miami’ye gitmek size ayrı bir heyecan verecektir.

“Neden Los Angeles’a değil de Miami’ye gideyim?” derseniz: Los Angeles ile New York arasında saat zaman farkı 3 saat. Yani siz zaten jet lag olup uyku düzeniniz birbirine karışmışken bir de Los Angeles’a gitmek fiziki açıdan sizi daha da sarsacaktır. New York ile Türkiye arasındaki zaman farkı 7 saat iken, bu fark Los Angeles’ta 10’a çıkmaktadır. Eğer “illa ben Amerika’nın batı yakasını ve Hollywood, Las Vegas gibi yerleri görmek istiyorum” diyorsanız, beş saatlik uçuşu göze alıp yola koyulabilirsiniz. Amerika’nın batı yakasında turistlerin en fazla görmek istedikleri başlıca şehirler ise tabii ki Los Angeles, sonra üç saat mesafedeki San Francisco ve yine Los Angeles’a 3 saatlik araba mesafesindeki Las Vegas. Ya da yılın 310 günü güneşli geçen Santa Monica. 

Las Vegas deyince sadece aklınıza kumar gelmesin. Eğer 21. yüzyıl mimarisinden  en güzel otellerini görmek istiyorsanız Las Vegas sizin tüm beklentilerinizi hatta fazlasını karşılamaya hazır.

Eğer batı yakasına gitmişken biraz da fantezi olsun daha fazlasını göreyim diyorsanız Washington eyaletinin şehri Seattle’a gidebilirsiniz. Türkiye’nin Karadeniz şehirlerini andıran Seattle, Türk Yahudilerin 100 yıl önce yoğun olarak yerleştikleri New York’tan sonra ikinci şehir. 

Bu arada bir ara parantez ile Washington ile Washington, DC’yi arasındaki farki izah edelim. Nasıl İstanbul’a ilk gelen bir turist Topkapı Sarayı’nın Topkapı semtinde zannederse, Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington, DC (District of Columbia) ile ülkenin batı ucundaki Washington eyaletinin aynı yerlerde olduğunu düşünenler olabilir. Yani ABD’nin başkentine gittiğinizi zannedip uçakla beş saat mesafedeki Washington eyaletinde soluğu almayın.

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
ABD’ye gelen ilk İngiliz kolonisi 1607 yılında Jamestown, Virginia’ya  ayak bastığında beraberinde yoksulluğunun dışında bir şey getirmemişti. Bu koloniyi 1627’de Mayflower Gemisi ile gelen ikinci İngiliz kolonisi izledi. Playmouth, Massachusetts’e gelen ikinci grup daha karaya adımını basmadan gemide ortak bir metin üzerine yemin etti. “Mayflower Compact” adı verilen anlaşma metnine göre herkes eşit şekilde yaşayacak ve hiçbir ayrımcılığa tabii tutulmayacaktı. Gemidekiler karaya bastıklarında da metne sadık kaldılar. Pek çok göçmen için Amerika’ya ulaşmak üzere bindiklere gemi mezar oldu. Çeşitli hastalıklar ve yiyecek sıkıntısından ötürü pek çok göçmen yolculuk sırasında öldü. 

1600’lü yıllardan yeni bir ülkenin kuruluşunun ilan edildiği 1776 yılına kadar göç edenlerin büyük çoğunluğunu İngiltere’den gelenler oluşturdu. Geldiklerinde kendilerini uçsuz bucaksız boş bir arazide buldular ve bu araziyi ancak çalışarak verimli hale getirebileceklerini düşündüler. Protestan inancında yer alan “Çalışmak Allah’a ibadettir” inanışı, ıssız ülkedeki göçmenlerin prensibi oldu.

Ülkenin baskın kültürünü de İngiltere’den gelen ilk göçmenlerin özellikleri belirledi. White Anglo Saxon Protestants (WASP) olarak adlandırılan grup, bugün hala ABD’yi yöneten ve etkin pozisyonlarda görevli insanların taşıması gereken özelliklerden oldu. Bugün 44 ABD başkanından 42’sinin WASP olması buna güzel bir örnek. Tek Katolik Başkan ise John F. Kennedy. Ülkenin yüzde 60’a yakınını Protestanlar oluştururken, Katolikler yüzde 27, Yahudiler yüzde 2’lik kısmı oluşturuyor. İslam ise yüzde 4’lük diğer dinler kategorisinde yer alıyor. 

GÖÇMENLER ÜLKESİ

Sayısı yaklaşık bir milyona yakın olan Amerikan yerlileri (Kızıldereliler) katliama uğrayıp toprakları ellerinden alındıktan sonra ülke tüm kapılarını göçmenlere açtı. 1815’te 8.4 milyon olan ABD’nin nüfusu 100 yılda yaklaşık 35 milyon göçmen alarak gelişti. 1908 yılında yaklaşık bir milyon göçmen yeni kıtaya ayak bastı. Ülkenin gelişimini dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler el ele vererek sağladı. 1990’larda gelen göçmenlerin yüzde 90’ını Latin Amerika ülkelerinden gelenler oluşturdu. Bugün Güney Amerikalılar’ın sayısı Afro-Amerikalılar’ı geçmiş durumda. Amerikan İstatistik Bürosu’nun 2000 yılı verilerine göre Güney Amerikalı (Hispanic) nüfusu 38.8 milyona ulaştı. Bu da ülke nüfusunun yüzde 13’üne karşılık geliyor.    

BİREYSEL ÖZGÜRLÜK ve KENDİNE GÜVEN
Amerikan sisteminde bireylerde ön plana çıkan değerlerden kuşkusuz en önemlisi  özgürlük ve kendine güvendir. Amerikan karakterinin oluşmasında ilk göçmenlerin ülkelerinde etkilendikleri olumsuzluklar, bireysel özgürlüğü ön plana çıkarmada önemli bir faktör oldu. 

“Kendi ayakları üzerinde durma” inancı, Amerikan kültürünün bir diğer temel taşıdır. Çünkü Amerika’da yeni hayata başlayan ilk koloniler devletten, kiliseden, aristokrat kesimden veya her hangi bir sosyal kurumdan destek görmeyeceğini biliyordu. Onun için kendi ayakları üzerinde durmalıydı. Bugün Amerikalılar’ın aile içinde dahi birey olarak sadece kendilerinden sorumlu oldukları bilincinin yerleşmesi, ülkeyi kuranların yaşadıkları dönemdeki mecvut durumdan da etkilenerek doğmuştur.   

ÖNCE FİKİR, SONRA SİLAH SERBEST
Amerikalılar ilk ülkenin kurulduğu yıllardan itibaren devlete ya da her hangi bir otoritiye boyun eğmeme, güvenmeme konusunda hassastı. 4 Temmuz 1776’ta ilan edilen Anayasa’nın ilk maddesi konuşma ve yazma özgürlüğüne ayrılırken, ikinci maddesi insanların serbestçe silah taşıma hakkı tanıması, güven duyalan otoritenin bir gün gücünü halkına karşı çevirmesi durumunda vatandaşa güveneceği bir güç veriyordu. Bugün bile değiştirmeye kimsenin cesaret edemediği silah taşıma hakkı, Anayasa’nın ilan edildiği haliyle korunuyor.

Amerikan rüyasını gerçekleştirmek üzere yola çıkan pek çok kişi benzer şartlarda yarışa başlar. Çalışarak maddi refaha ulaşmak herkes için geçerli bir kuraldır. İnsanlara devlet tarafından tanınmış her hangi bir ayrıcalık olmaması, insanların başarmak için kendi emeklerini kullanma zorunluluğu Amerika’nın gelişmesinde önemli bir etkendir. Baba parası ile geçinenlere, çalışmadan para harcayanlara Amerikan toplumunda pek iyi gözle bakılmaz. Bugün ABD’de zengin olarak doğan ve kuşaklardan beri zengin bir hayat yaşayan, “old money” (eski para) sahibi 400’e yakın aile (The Four Hundred) olduğu tahmin ediliyor. Kökenleri Amerika’ya ilk yerleşen Holandalı ve İngiliz ailelere dayanan bu aileler, ülkedeki üniversitelerin, fonların, bankaların, büyük endüstri kuruluşlarının kurucuları olarak biliniyor. 

“BUSINESS” ve “HARD WORK”
Bugün Amerikalılar’ın günlük dilde sıklıkla kullandıkları terimlerden ön plana çıkanları “business” (iş) ve “hard work”tur (çok çalışmak). Amerika’nın eski başkanlarından Calvin Coolidge’ın söylediği “The business of America is business” sözü bugün de geçerliliğini koruyan gerçeklerden biridir. Şirketler Amerika’da devlet kurumlardan ve organizasyonlardan daha fazla prestije sahiptir.
Amerikalılar’ın yeni tanıştıkları birine isminden sonra sordukları ilk soru genelde ne iş yaptığıdır. Amerika’da çalışmak çocukluktan emeklilik devresine kadar süren bir dönemdir. Emeklilerin kendilerini verimsiz ve işe yaramaz hissetmeleri, bu ömür boyu çalışma temposundan yoksun kalmaktan kaynaklanır. Bu yüzdendir ki Amerika’da yaşlılara doğu kültüründe olduğu gibi saygı duyulmaz.

MATERYALİSTİZ AMA ALLAH’A DA İNANIRIZ
Materyalist olmak Amerikalılar’a göre kötü bir şey değildir ve insanların dünyada sahip olmak istedikleri maddi değerlere ulaşmanın sırrı çok çalışmaktan geçer. Eğer çok çalışıyorsanız haliyle karşılığını almalısınız. Amerikalılar maddi mutluluğa olduğu kadar maneviyata da önem verdiklerine inanmaktadırlar. Yapılan araştırmalarda nüfusun yüzde 93’lük kısmı Allah’a inandıklarını belirtmektedir. Amerikan Rüyası’nı ancak ve ancak çok çalışmakla elde edilebileceklerine inanan Amerikalılar’a göre, işkolik olmak, işe sadık olmak maddi mutluluğu yakalamanın sırrıdır.

İş hayatı kıyasıya yarışın, devlet kurumları ise monopolün merkezi olarak görülür. Politakıcılar insanlar tarafından görevlere taşınırken, iş adamları kendi başarıları ile ön plana çıkarlar. Bu yüzdendir ki Amerika’da iş adamları, özellikle de vergisini ödeyen iş adamları çok saygındır.

ABD kuruluş yıllarında belirlenen prensipler doğrultusunda gelişmesini sürdürmüş, başkanlar, yöneticiler değişse de sistem sağlam temellere oturtulduğu için gelişim kesintisiz sürmüştür. Tarihin belirli dönemlerinde yaşadığı soykırım, ırkçılık, kölelik, ayrımcılık gibi sorunları da yine kuruluş yıllarında belirlenen Anayasa kuralları çerçevesinde çözmüştür. 

Kaynak: Maryanne Kearny Datesman, Joann Crandall ve Edward N. Kearny’nin kaleme aldığı The American Ways An Introction to American Culture adlı kitaptan yararlanılmıştır.

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
Diyelim ki Amerika Birleşik Devletleri’ne gezmeye geldiniz. Havası, suyu, cazibesi, arabaları, şov dünyası sizi cazip etti ve yaşantınızı burada sürdürmeye karar verdiniz. İlk ve olmazsa olmaz tavsiyemiz yasal olarak ABD’ye yaşamanın yollarını bulmanız. ABD’DE YASAL OLMADAN MUTLU OLMANIZA İMKAN YOK. Bunun için ABD’de yasal nasıl olarak kalabileceğinizi mutlaka bir avukattan dinleyin. “Bizim bir tanıdık vardı, komşu vardı, arkadaş vardı,” diye başlayan şehir efsanelerine kulak asmayın. Her ne iş yapıyorsanız yapın yasal olarak yapın ve “yapanın yanına kar kalmayacağını” unutmayın.

Eğer kendinize sessiz, sakin huzurlu bir yaşam arıyorsanız. Aşağıdaki CNN Money web sitesi tarafından yapılan Amerika’nın yaşanabilecek en iyi şehirlerinin sıralamasına bakabilirsiniz. http://money.cnn.com/magazines/moneymag/bplive/2009/top100/index.html

CNNMoney'nin hazırladığı yaşanacak en iyi yerler sıralaması 1800’ün üzerindeki Amerikan şehir ve kasabaları arasından eğitim, suç oranı, gelir düzeyi ve nüfusu 90 bin üzeri olan kriterlerine göre sıralanmış.

CNN Money 2009 listesinde yaşanabilecek en iyi 10 şehir aşağıdaki gibi:
  1. Louisville, CO
  2. Chanhassen, MN
  3. Papillion, NE
  4. Middleton, WI
  5. Milton, MA
  6. Warren, NJ
  7. Keller, TX
  8. Peachtree City, GA
  9. Lake St. Louis, MO
  10. Mukilteo, WA
Tabii sırtınıza çantanızı alıp ABD’ye adım atar atmaz bu şehirlerin yolunu tutmayın. Önce  yaşam standartlarınızın ne olacağına karar verin, kariyer planınızı yapın. Yeterli para kazanınca bu şehirlerin yolunu tutarsınız. Üniversiteden yeni mezun olmuş iş arayan bir genç olarak bu şehirlere gidip hemen gelecek aramaya başlamayın. Size uygun iş imkanı belki bu listede olmayan şehirlerde vardır.

Gezmeye gelmişken bu şehirlerden birini de göreyim derseniz tam listeden size en yakın olanını seçip gezebilirsiniz.

Facebook

Youtube