Çok iyi Çerkez tavuğu yapar, kendisine bakmakla yükümlü Rengin ve Cenan isimli iki Çerkez kalfadan Türkçe öğrenen Bayezıd Efendi, Saray Türkçesi ile konuşan son Şehzade’ydi.
Son yıllarını tekerlekli sandalyede geçiren Bayezıd Efendi ile en çarpıcı hikayeyi de özel hemşiresinden dinledim: Her akşam evinin yakınındaki parka yürüyüşe çıktıklarını, yürüyüş bitince de otobüs durağından evine giden hemşire, ''Her akşam, otobüs durağına tekerlekli sandalyesi ile gelir. ''Sizin gelmenize gerek yok, ben burdan kendim giderim,'' dememe rağmen, duraktan otobüse binmemi bekler. ''Tamam gidin artık,'' diye işaret etmeme rağmen, ''Otobüs hareket etmeden duraktan ayrılmazdı,'' diyor. Benzer bir hikayeyi de biz yaşamıştık. Eşimle birlikte hep beraber yemeğe gitmiş, dönüşte de evinin önünden geçip arabamıza yürümüştük. Evine girmeyip bizimle birlikte tekerlekli sandalyesi ile arabanın yanına kadar gelip bizi uğurlamıştı.
Fransa'da kaldıkları yıllar, 2. Dünya Savaşı'nın en şiddetli yıllarıdır. Almanlar, Türkiye'nin Almanya aleyhine savaşa katılması durumunda Fransa'da yaşayan Şehzade Bayezıd ve ailesini rehine olarak kullanıp esir kampına göndermeyi ister. Bu yüzden Fransa'dan çıkışlarına izin verilmez. Ailenin ülkeden ayrılabilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığına dair Türkiye'nin Amerika Büyükelçiliği'nden bir yazıya ihtiyacı vardır. Şehzadenin annesi Şadiye Sultan'ın aklına çocukluktan mahalle arkadadaşı olan Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi Münir Ertegün gelir. Bayezıd Osman'ın üvey babası Washington, DC'ye gidip Ertegün'den belgeyi isteri ancak ''Kendilerini tanımıyorum ki, nasıl vatandaş olmadıkları ile ilgili belge vereyim,'' cevabı alır. Alamadıkları belge yüzünden kampa götürülme korkusuyla bir yıldan fazla Fransa'da kalmak zorunda kalırlar. ABD'ye geldikten sonra üvey babasının Amerikan Dışişleri Bakanlığı'ndaki işleri nedeniyle sık sık Washington, DC'ye giden Bayezıd Osman, savaş yıllarında fazladan Fransa'da kalıp hayatlarını tehlikeye atan Minür Ertegün'ün suratına bir yumruk atmak niyetiyle büyükelçiliğe gider. ''Hayatımda bir kez ünvanımı kullandım. Onu da Münir Ertegün'e karşı. Büyükelçiliğe gittim. 'Osmanlı Şehzadesi Osman Bayezıd aşağıda sizi bekliyor,' diye haber gönderdim. Sonra karşımda ufak tefek birini görünce de yumruk atmaktan vazgeçtim,'' diye anlatmıştı. Bayezıd Efendi'nin Amerika'daki Türk büyükelçisine olan kızgınlığı eminim bugünkü cenaze töreninin baştan sonra ilgilenen ve hastalığının son dönemlerinde her türlü imkanı seferber eden New York Başkonsolosu Ertan Yalçın'ın yakın ilgisi ile unutulmuş oldu. Allah taksiratını affetsin. Rahmet eylesin...
{gallery}Cemil_Bayezid_Osman{/gallery}