Türk Demir-Çelik Sektörü 2010'da Yüzde 15 Büyüdü

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 

Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, 2010 yılının 11 ayında, ham çelik üretiminin 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artışla 26.1 milyon ton olduğunu belirterek, yılsonu itibariyle ham çelik üretiminin yüzde 15 artışla 29 milyon ton civarında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini kaydetti. 2011’de ham çelik üretiminin 2010’a göre yüzde 15 civarında artış göstermesini beklediklerini söyleyen Yayan, söz konusu üretim artışında devreye girecek yeni çelik tesislerinin yanında mevcut tesislerdeki kapasite kullanım oranlarında beklenen artışın da etkili olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, ANKA’ya yaptığı açıklamada, 2010 yılının ilk 11 ayında, ham çelik üretiminin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artışla 26.1 milyon ton olduğunu belirtti. Yayan, ham çelik üretiminin yılsonu itibariyle, yüzde 15 artışla 29 milyon ton civarında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini kaydetti.

26.1 milyon tonluk üretimiyle Türkiye’nin dünyanın en çok ham çelik üreten 65 ülkesi arasında 10’uncu, Avrupa’da 2’nci en büyük üretici konumunu koruduğunu söyleyen Yayan, “2010 yılı itibariyle, sıvı çelik üretim kapasitesi 43.5 milyon ton seviyelerine ulaşmıştır. 2010 yılının ilk 10 ayı itibariyle demir çelik ürün ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre miktar yönünden yüzde 11.8 oranında azalışla, 11.9 milyon ton, değer yönünden ise yüzde 9.6 oranında artışla 6.9 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. Aynı dönemdeki demir çelik ürün ithalatımız, miktar yönünden yüzde 9.6 oranında artışla 9 milyon ton, değer yönünden ise yüzde 31.4 oranında artışla 6.9 milyar dolar seviyelerinde olmuştur” şeklinde konuştu.

Yayan, Türkiye’nin en çok ihracat yapan üçüncü büyük sektörü olan demir çelik sektöründe, 2010 yılı sonunda piyasalardaki daralmanın ve sektörün uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü olumsuz etkileyen şartların devam etmesinin de etkisiyle değer yönünden ihracatın yüzde 12 civarında arttığını, buna karşılık miktar yönünden ihracatın yüzde 6 civarında düşmesinin beklendiğini vurguladı.

2010 SONUNDA ÇELİK TÜKETİMİNİN 23.3 MİLYON TON OLMASI BEKLENİYOR
Yayan, 2010 yılının 10 aylık döneminde demir çelik mamul üretiminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.2 oranında artışla 21.4 milyon ton olurken, üretimdeki en fazla artışın yüzde 43.1 oranı ve 5.1 milyon ton ile yassı mamullerde gerçekleştiğini kaydetti. 10 aylık dönemdeki nihai mamul tüketiminin ise, yüzde 34.5 oranında artışla 19.5 milyon ton olarak gerçekleştiğini belirten Yayan, 2010 yılı sonunda, yaklaşık yüzde 30 artışla 23.3 milyon ton civarında çelik tüketimi beklendiğini dile getirdi. Yüzde 30 civarındaki artışın ağırlıklı ölçüde baz etkisinden kaynaklandığını dikkate alarak, 2011 yılında tüketimin yüzde 15 civarında artacağının tahmin edildiğini aktaran Yayan, 2009 yılında 12.2 milyar dolar civarında olan sektörün cirosunun 2010 yılı itibariyle 17 milyar dolar olarak gerçekleşeceğini söyledi. Yayan, 2.2 milyon ton kapasiteli Yolbulan Baştuğ ve 2.5 milyon ton kapasiteli Tosyalı Çelik ile Özkan Demir Çelik’in faaliyete geçmelerinin 2010 yılının en önemli projeleri arasında yer aldığını bildirdi.

2011’DE HAM ÇELİK ÜRETİMİ YÜZDE 15 ARTMASI BEKLENİYOR
2011 yılındaki ham çelik üretiminin, 2010 yılına göre yüzde 15 civarında artış göstermesini beklediklerini söyleyen Yayan, söz konusu üretim artışında, devreye girecek yeni çelik tesisleri yanında, mevcut tesislerdeki kapasite kullanım oranlarında beklenen artışın da etkili olacağının değerlendirildiğini kaydetti. 2011’de global krizin etkilerinin kademeli bir şekilde ortadan kalkmasına bağlı olarak demir çelik ürün ihracatında, miktar bakımından yüzde 10, değer bakımından ise, yüzde 20 civarında artış beklendiğini ifade eden Yayan, “2011’in ilk çeyreği itibariyle devreye girecek olan MMK-Atakaş ve İsdemir’in yatırımları ile, yıllardır konuşulan, ancak uygulamaya aktarılmayan, uzun-yassı ürün yapısal dengesizliğinin giderilmesine ve yassı çelikte dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik olarak, sektörün 2010 yılında devreye giren yeni kapasitelere ek olarak, müşahhas adımlar attığı görülmektedir. Yine, 2011 yılında, yeni bir paslanmaz çelik yatırımının hayata geçirilecek olması da, dışa bağımlılığın giderilmesinde atılan önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu yeni yatırımlar, yassı çelik ve vasıflı çelik gibi katma değer yaratan yatırımlardır. Demir çelik sektörümüzde, yeni Ark Ocağı kurulmasına ilişkin projeler de mevcuttur” dedi.

“2013’TEN İTİBAREN YASSI ÇELİK ÜRÜNLERİNDE NET İHRACATÇIYIZ"
Yayan, 2010’da devreye giren ve 2011’den itibaren devreye girmesi beklenen yeni kapasiteler sayesinde 2013’ten itibaren Türkiye’nin, yassı ve yapısal çelik ürünlerinde de net ihracatçı konumuna gelmesinin hedeflendiğini belirtti. Çelik sektörünün, gerek ithal ikamesi, gerekse ihracatta sağlanacak artış sayesinde Türkiye’nin dış ticaret açığının kapatılmasına olan katkısının, önemli ölçüde arttırılmasının hedeflendiğini açıklayan Yayan, bu gelişmeler çerçevesinde 2009 yılında yüzde 116 seviyesinde gerçekleşen ve 2010 yılının 10 aylık dönemi itibariyle yüzde 100 civarında seyreden ihracatın ithalatı karşılama oranının, 2011’de yeniden yüzde 120 seviyelerine çıkmasının beklendiğini ifade etti.

“SEKTÖRÜN REKABET EDEBİLMESİ İÇİN GİRDİ MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ”
Türk çelik sektörünün Türkiye’nin Avrupa Çelik Topluluğu ile imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması amir hükümleri gereğince, 2004 yılından bu yana, devlet yardımlarından yararlanamadığını dile getiren Yayan, sektörün uluslararası piyasada rekabet edebilmesi için, girdi maliyetlerinin düşürülmesinin önemini arttırdığına dikkat çekti. Sanayinin hafta sonlarında, gece tarifesinden elektrik enerjisi kullanmasına imkan sağlanmasının, yaz aylarında puant saatleri diliminin daraltılmasının, TRT payı ve çevre katkı payı uygulamalarına son verilmesinin, sektörün uluslararası piyasadaki rekabet gücünün ve istihdam kapasitesinin arttırılmasına önemli ölçüde katkı sağlayacağı değerlendirmesinde bulunan Yayan, sanayi kesimine ve bireysel tüketiciye uygulanan elektrik enerjisi fiyatları arasında, AB’de olduğu gibi makul bir farkın bulunmasının da, sanayi üretiminin ve istihdamının desteklenmesi açısından önem taşıdığını dile getirdi.

“PAZAR ARAYIŞLARINA HIZ VERİLDİ”
Demir çelik sektörünün, bir taraftan kriz döneminde ihracatında gerileme yaşadığı Körfez ve AB piyasalarındaki ağırlığını yeniden arttırmaya çalışırken, diğer taraftan da, öncelik İran, Irak, Suriye gibi komşu ülkelere ait olmak üzere, Afrika ve Güney Amerika ülkelerindeki pazar arayışlarına hız verdiğini dile getiren Yayan, söz konusu pazarlar içerisinde komşu ülkelere daha avantajlı bir şekilde satış yapma imkanının bulunduğunu vurguladı. Yayan, “İhracattaki artışa bağlı olarak son zamanlarda Mısır, Dominik Cumhuriyeti, Brezilya gibi ülkelerde açılmış bulunan anti-damping soruşturmalarının ve bazı Güney Amerika ülkelerinde gündeme getirileceği yönünde bilgiler alınan mutasavver soruşturmaların, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın aktif katkıları ile sektör lehine sonuçlandırılmasının beklendiğini ifade etti. (ANKA)

Facebook

Youtube